İstanbul'un tarihini en iyi yansıtan unsurlardır camiler. Camiler kültürüdür İstanbul'un. Herkesin bildiği gibi boşa değildir onca onlara bakmaya gelen insan. İstanbul'un nefes aldığı yerlerdir camiler.
İHTİYAR KADIN VE YAVUZ SULTAN SELİM CAMİİ
Bu efsaneyle beraber Osmanlı'da rüyalar ve kerametlere fazlasıyla yer ve önem verildiğini fark ediyorum. Hoş, kuruluşunda bile bir rüyanın katkısı var ama önemli olayların hepsinde böyle
rüyalardan bahsetmek mümkün.
Yavuz Sultan Camii yapılırken, ihtiyar bir kadın ustaların yanına gelir elindeki beş parayı uzatıp cami yapımına katmalarını ister. Fakat padişahın fermanına göre kimsenin parası cami için alınmayacaktır. Kadının ısrarları yanıtsız kalınca parasını harcın içine atar ve ustalar da bulamaz.
O gece Yavuz Selim,rüyasında kendini beyaz bir atta cennete girerken görür. Tam girecekkken bir kadın atının arkasında belirir ve attan inmez.
Sabah uyandığında camiye hayır kabul edildiğini anlayıp camiye gidip durumu dinler. Böylece caminin önüne kürsü kurar tüm yaşlı kadınların kürsünün önünden geçmesini ister. Fakat onu bir türlü bulamaz. Tam o sırada uzaktan bir kadın gelir ve padişah onu tanır. Kadın "Neden beni attan atmaya çalıştın? Sen zenginsin bir cami yaptırıp hayır yapabilirsin ama benim gücüm yetmez müsaade et çorbada tuzum bulunsun." der. Padişah kaç para istediğini sorunca kadın adına bir cami yapılmasını ister ve Yavuz Selim ihtiyar kadın adına Şeb Sefa Hatun Camii'ni yaptırır.
(İstanbul'un 100 Efsanesi/122-123)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder