9 Ocak 2016 Cumartesi

İSTANBUL AŞIKLARI



"Boğazı dantel gibi süsleyen Kız Kulesi,her şeye tepeden bakan, kibirli Galata'ya aşık oluyordu."


   Kız kulesi hep aşk hikayelerinde baş roldür. Çünkü Kız Kulesi aşk hikayelerinden doğmuştur. Boğazın kraliçesi, tek başına durur tüm asaletiyle. Bir filmin esas kızı gibidir o. Belki de bu yüzdendir ki onu seyretmeye gider yıllardan beri aşıklar. İstanbul'un Eyfel'idir belki de... İşte o aşk dolu iki Kız kulesi efsanesi:




LEANDRAS VE HERO 

      Çoğumuzun ilk öğrendiği efsanelerdendir Leandras ve Hero'nun efsanesi fakat asla eskimez. Bu bizim aşk hikayelerini sevdiğimizden mi yoksa Kız kulesi'ni sevdiğimiz için midir ? Aslında belki de ikisi birdendir. 



Çok eski zamanlarda Üsküdar sırtlarında Tanrıça Afrodit adına yapılmış bir tapınak vardır ve bu tapınakta görevli olan rahibelerden birinin adı Hero'dur. Hero adında ki bu genç kız tapınakta bulunan kumrulara bakmakla görevlidir ve aşka yasaklıdır. Hero sanılanın aksine tapınak dışında, denizin üzerine kurulmuş bu küçük kulede yaşar. 
İnsanlar, tapınağa özellikle her ilkbaharda doğanın uyanışını kutlamak için gelir, burada törenler düzenlerler ve aralarında aşkı bulamayanlar var ise Afrodit'in mabedinde aşkı yaşayabilmek için dua ederler. Yine bir ilkbaharda törene katılmak için kuleden ayrılan Hero, karşı kıyıdan gelen Leandros ile tapınakta karşılaşır. Daha görür görmez Hero'ya aşık olan delikanlının ateşli ve hüzünlü bakışları Hero'yu da etkiler. Bu kısacık zaman diliminde birbirine sırılsıklam aşık olan iki genç, gizlice buluşmaya başlar. Kalplerinin başka hiçbir insan için çarpmayacağının farkında olan aşıklar, bir gece Leandros'un tapınağa gelmesiyle aşklarını ölümsüzlükle kutsarlar.
 Leandros, o günden sonra her gece yüzerek kuleye gelir, gece karanlığında güzel rahibenin yaktığı ateş ona yol gösterir ve Kızkulesi bu iki aşığın gizli sevdalarına, yasak sevişmelerine şahit olur. Leandros'un yüzerek kuleye gelmeye çalıştığı fırtınalı bir gecede, kıskanç bir rahip gizlice geldiği kulede Hero'nun yaktığı sevda ateşini söndürür. Karanlıkta yolunu yitirip, boğazın sularına gömülen Leandros'un ölümünü öğrenen Hero'da kendini boğazın sularına bırakır. 
Bu hüzünlü ve aşk dolu hikayeyi bilen aşıklar için, Kızkulesi'nin önemi bir başkadır, belki de bu yüzden pek çok aşık Hero ve Leandros'un anısına burada aşklarını ölümsüzleştirir.
Yüzlerce aşık 2000 yılından bu yana birbirlerine sonsuza dek burada evet demiş, aşklarını burada fısıldamış ve Kızkulesi'nin sevdalarına tanıklık etmesini sağlamışlardır. Aşıkların Kızkulesi'ne bakan kıyı şeritlerde sözleşmesi, aşkını kaybeden sevdalıların onun manzarasına sığınmaları hep bu efsanedendir... O küçük ve güzel kule aşkın simgesi, aşıkların sığınağıdır.

(İstanbul'un 100 Efsanesi/86-87)






CHARLES VE DAMALİS

Makedonyalı Philippe'in büyük bir donanmayla saldıracağını haber alan Bizans,kenti korumak için Atina'dan yardım ister. Bu görev General Chares'e verilir. Bu kanlı savaşta o kadar çok insan ölür ki, Boğaz'ın suları haftalarca kan renginde akar. Savaş sonucu Philippe mağlup olur fakat Chares üzgündür. Bir sandalda denizin ortasındaki kayalıklara doğru kürek çekmektedir. Askerleri sevinmek yerine gözyaşlarıyla onu izlemektedir. Çünkü Chares'in çok sevdiği ve savaşta yanında olan karısı ölmüştür. Yanındaki karısının cansız bedenini kayalıklara gömer ve oraya yapılan kuleye "Koris Pirgosis" yeni "Kız Kulesi" adı verilir.

(İstanbul'un 100 Efsanesi/86)










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder